Büyük beden evhanımlığından fahişeliğe..
175 cm boyunda balık etli bir kadınım. Aslında çok kilolu olmadığım halde göğüslerim normalden biraz büyük olduğu için büyük beden kıyafetler giyiyorum. İsmim Sema. 34 yaşındayım.
Muhafazakar, maddi durumu iyi bir ailede büyüdüm. Kendimi bildim bileli başım kapalıydı. Bu arada gözlerim yeşil renkte, tenim ve yüzüm bembeyaz ve pürüzsüzdür. Görenin bir daha baktığı güzellikte olduğumu söylerler.
Eskiden beridir büyük beden kıyafetler için katalog çekimi modelliği yapıyorum ama evlendikten sonra çok sık yapamaz oldum. Dokuz senedir evliydim. Çocuğumuz olmadı, eşimin ilk evliliğinden bir kızı olduğundan sorun bendeydi. Eşim 10 yaş büyük benden. O da varlıklı bir ailedendi ve kendine ait bir üretim atölyesi vardı. Eşim ve ailesi de bizim gibi muhafazakarlar. Eşim modellik yapmamı hiç istemedi ancak beni kıramadığı için evliliğimiz boyunca bir kaç kez izin verdi modellik yapmama. Genellikle büyük beden pijama takımları, eşarp, türban, kapalı gömlek, tunik, pardesü gibi giysilerin modelliğini yapardım. Ama yüzüm göründüğü ve beni çok kıskandığı için bunlara bile zorla izin verirdi kocam.
Derken işleri ters gitmeye, atelyesi zarar etmeye başladı. Bir yıl kadar idare etti ama bu süreçte huyu da değişmeye başladı eşimin. Kıskançlığı azaldı, başörtü takmamı beğenmemeye başladı. Daha fazla asabileşti, hiç anlaşamaz olduk bir süre. Katalog çekimlerine tekrar hız verdim ben de, hiç ses çıkarmadı. Hatta eve maddi destek sağladığım için teşvik bile etmeye başladı beni. Saçımı açarsam daha güzel olacağımı ve işlerimin artacağını bile söylemeye başladı. Açık kumral dalgalı saçlarım ile başım açıkken gerçekten çok daha alımlı oluyordum. Ama yılların alışkanlığı ile açmayı kabul etmedim inatla. Hatta kocam Ferdi’ye inat olsun diye açmıyordum biraz da.
Bir pazar günü çalıştığım ajansa fotoğrafçı olduğunu söyleyen bir adam uğramış. Benim resimlerimi görüp çekimleri çok başarılı bulmuş ve benim kim olduğumu sormuş. Ajanstakiler de ismimi ve numaramı vermişler. Ünlü bir textil firması için çalışıyormuş ve tanınmamış yeni yüzler arıyorlarmış. Ben tam aradıkları kadınmışım. Pazar günü saat 2 de telefonum çaldı. Karşıdaki ses ismim ile hitap edip kendi adının Alper olduğunu söyledi. Kısa bir kendini ve firmasını tanıtma faslının ardından konuya girdi. Benimle çalışmak istediklerini ve anlaşma sağlanırsa kontrat imzalamak için ofislerine gelmemi istedi. Eşimle görüşüp döneceğimi söyledim. Ferdi’ye anlattım hemen konuyu. Evde oturmuş çay içiyor, televizyon başında vakit geçiriyorduk. “Yarın gidersin” dedi, çok da fazla ilgilenmeden. Oysa ben bayağı heyecanlanmıştım Alper beyin bahsettiği fotoğraf çekim konseptinden, firmanın büyüklüğünden ve patronlarının vizyonundan. Beni çok önemli bir yere koymuştu Alper bey bu projede, iyi hissettirmişti kısaca. Alper beyi arayıp pazartesi saat 10 da ofislerinde olmak üzere anlaştık.
Tam saatinde vardım ofise. Balgat’ta 3 katlı şık bir binanın en üst katına çıkarttı beni danışma görevlisi. Alper beyi odasında buldum ve biz çay içip sohbet ederken 15 – 20 dakika sonra patron olan Sefa bey de geldi. Üzerime yaz sıcağına uygun krem rengi keten gömlek, altıma koyu lacivert, dizin bir karış altında, pileli bol bir etek, ayaklarıma siyah ince çorap ve siyah renkli, 5 cm topuklu, arkası terlik gibi açık olan şık bir ayakkabı giymiştim. Sarı renk başörtümü modern tarzda bağlayıp büyük siyah güneş gözlüğümü de başörtümün üzerine takmıştım. Gömleğin içine yine beyaz renk sütyenimi ve üzerine de askılı atletimi giymiştim. Eteğin altına siyah renk kilot giydim ama kilotum bikini altı gibi dar ve aralara kaçan cinsten, Brezilya tangası gibiydi. Kimse eteğimin altını görmeyecekti ne de olsa. Ayağa kalkmıştım Sefa bey odaya girince, tokalaştık, beni iyice süzdükten sonra etrafımda dönmemi istedi, arkamı da görmek için. Sonra söze girdi; beni çok beğendiklerini söyleyip kısaca yaptıkları işlerden bahsetti. Güven veren, yakışıklı, kibar, hafif kır sakallı, ellili yaşlarının başında biriydi. Benden bekledikleri şeylerin ise sözleşmede yazılı olduğunu söyleyip 3-4 sayfalık bir dosyayı önüme uzattılar. Sözleşmeyi okumaya çalışırken, dilersem evde rahat rahat okuyabileceğimi, şimdi önemli bir toplantısının olduğunu söyledi Sefa bey. “Kısaca özetlersem, toplamda 3 aylık bir proje bu, ayda 10 bin dolar ücret alacaksın bizden. İşler yolunda giderse 3 ay sonra yeni bir sözleşme daha yapacağız. Aylığın 15 bin dolar olacak. Avans olarak bin doları muhasebeden şimdi alabilirsin. İşi kabul edersen de yarın aynı saatte gelir başlarsın.” dedi Sefa bey.
Eve döndüğümde çantamdaki bin doları çıkartıp yatak odamdaki iç çamaşırı çekmecesine koydum. Sözleşmeyi okudum dikkatlice. Çekimlerde giyeceğim kıyafetler arasında bluz, tişört, gömlek, tayt, plaj kıyafetleri, iç çamaşırları, sporcu kıyafetleri vb. şeyler yazıyordu. Başım kapalıyken bunların çoğunu giyemezdim. Çekmeceyi açıp çamaşırların arasından paraya baktım tekrar. Kilotlarımla sütyenlerimin arasında duruyordu para. Ferdi işteydi bu saatte. Kocamı arayıp durumu anlatayım dedim ama çekimlerde ne giyeceğimi söylemedim. Çok sevindi önce, sonra işlerinin kötü olduğunu, neredeyse durduğunu söyleyip kafasını dağıtmak için 2 hafta kadar Alanya’daki yazlığımızda kalacağını söyledi. “Sen de rahat rahat çekimlerini yaparsın” dedi.
Ertesi sabah ben evden çıkmadan Ferdiyi uğurladım Alanyaya, az sonra da ben çıktım evden. Bacaklarım titriyor, kalbim her zamankinden hızlı atıyordu; hayatımızda yeni bir başlangıç olacağını vücudum benden önce hissettmiş de beni uyarıyor gibiydi. Yine aynı kıyafetleri giymiştim ama atlet giymedim bu sefer. Sütyenimin üzerine gömleğimi direk giydim. Göğüslerim yıllar içinde biraz daha büyümüş “D cup” ölçüsüne geçmişti. Sarkık sayılmazlardı ama ben yine de dikleştirici toparlayıcı sütyen giyerdim hep. Ferdinin en beğendiği ve yıllar içinde iltifat ettiği yerim memelerimdi hep. Gözlerime de bayılırdı kocam. Kalçalarım geniş ve dolgun olmasına rağmen Ferdinin sıralamasında üçüncü olabilirdi ancak. Üstteki düğmelerin birkaçını açtım, sıcak bunaltmıştı beni. Eşarbın bittiği boyun kısmı ile göğsümün üst kısmı arası açılmış, biraz ferahlamıştım, eğilince göğüs çatalım görünüyordu. Taksiye binip Yaşamkent ten Balgata doğru yola çıktım. Taksici merakla izledi göğüslerimi arabasına binerken. Gömlek içini gösteriyor, memelerim sütyenden fırlayacak gibi dik duruyordu.
Alper beyin odasına girdiğimde saat 10 u biraz geçiyordu, gözleri açıldı beni görünce, şaşırdı biraz ve işi kabul ettiğime çok sevindiğini söyledi. Gözleri memelerimdeydi. Gömleğim düğme aralarından potluk yapıyor ve tenimin göründüğü küçük pencereler oluşturuyordu karşımdakilere. “Sözleşmeyi okuduğuna göre tüm maddeleri kabul ediyorsun” dedi Alper bey. “Evet” dedim, kabul ediyorum. İmzaları atıp evrakları Alper beye uzattım.
Aşağıya, binanın giriş katının 1 kat altına indik. Fotoğraf stüdyosu bu kattaydı. Film seti gibi büyük bir odaydı stüdyo. Çalıştığım en büyük stüdyo odasıydı. Işıklar, projektörler, kameralar, hepsi çok profesyonel görünüyordu. Odanın içinde dinlenme veya rahatlama odası dedikleri bir oda daha vardı. Sefa bey geldi az sonra, peşinden biri kadın biri erkek iki görevli daha girip giyeceğim kıyafetlerden oluşan koleksiyonu içeri taşıyıp çıktılar. Neler yoktuki içinde; elbiselerden tutun da mayo ve bikinilere kadar herşey vardı. Sefa bey bana elini uzatıp “Hoşgeldin Semacım” derken yüzünü de uzatıp yanaklarımdan öptü. Tüm kokumu içine çektiğini hissettim. Yüzüm ateş gibi yandı. “Bu ne güzellik böyle Semacım” derken memelerime bakıyordu doğruca. “Siz Alperle başlayın ben sizi odamdan izleyeceğim” diyerek çıktı. Ben sadece “teşekkür ederim” diyebildim o çıkarken.
Demek kameralar vardı Sefa beyin odasına yayın yapan. Aslında bu çok da anormal bişey değildi. Alper bey ışık ve kameraları ayarlarken ben soyunma kabinine girdim. Kabin perdeliydi. İlk giyeceğim kıyafeti Alper bey elime verirken “bununla başlayalım, gerisi kendiliğinden gelir” dedi perdeyi aralayıp. Önce başörtümü çıkardım, saçlarımı düzelttim. Düğmeleri çözüp gömleği çıkardım üzerimden. Sütyenimi çıkarttığımda meme uçlarımın sertleşip zeytin gibi büyüdüklerini gördüm. Açık kahverengi renkle müthiş duruyorlardı. Acaba burayı da izliyor muydu Sefa beyin kameraları. Kabinin boyu benim boyumla aynı seviyede bitiyordu çünkü, yukarısı tamamen açıktı. Alper beyin uzattığı sütyeni giydim, şeffaf ve ten rengiydi. Uçlarındaki danteller meme uçlarımı biraz örtüyordu. Eteğimin arkasındaki fermuarını açıp bileğime düşürdüm. Kilotumu da sıyırdım ve diğer kilotu giydim. Bu da hem önden hem arkadan şeffaf ama mahrem yerimde dantellerle süslenmişti. İkisi de dar geldi biraz, bedenimi tam tutturamamıştı Alper bey. Elbiseyi giyinirken zorlandım biraz. Elbise dedim ama normalde evde bile giyemeyeceğim kadar kısa, sağ yanında yırtmacı olan, askılı, göğüs ve sırt dekoltesi sütyenimle neredeyse aynı hizada, arkasında fermuar olan yeşil renk bir elbise. Tıpkı gözlerim gibiydi rengi, zümrüt yeşili. Tatilde turist kadınların üzerinde gördüğüm türden kalçalarımı sıkıca sarmıştı. Kısacık olmasına rağmen bir de yırtmaç koyduklarına kızdım biraz içimden. Fermuarı kapatması için perdeyi aralayıp Alper beye seslendim. Kabine girdi ve fermuarımı çekmeye çalışırken çok rahat bir şekilde “afet olmuşsun bebeğim” dedi. Kabin içi 3 taraf da aynalıydı. Arkam ona dönük sırtım komple açık önünde dururken saçlarımı topladı, basit bir toka ile tutturdu. Eli omzuma ve boynuma değiyordu bunları yaparken. “Saçların böyle güzel durdu” dedi ve fermuarı çekip kabinden çıktık beraber.
Öğlen arasına kadar böyle böyle yüzlerce fotoğrafımı çekti. Bir sürü şey giyip çıkardım. Artık meme ucum ve amım dahil heryerimi Alper bey görmüştü. Dahası bu erotik resimlerimi de hemen herkes görecekti. Öğleden sonra 3 gibi Sefa bey indi aşağıya ve “çok yoruldun gel biraz dinlenelim” dedi. Rahatlama odasına geçtik beraber. Odada çift kişilik yatak ve mutfağa benzer küçük bir tezgah vardı. İçki doldurup masaya oturduk, ben kola aldım. “Seni izledim yukarıdan” dedi. “Her anını gördüm ve tam iki defa beni boşalttın” dedi. “Alper seni boşa seçmemiş, tam istediğim kadınsın” dedi. Ben konuşmadan dinledim sadece, işin bu noktaya geleceğini hissetmiş kendimi buna hazırlamıştım aslında. Odaya girdiğimizde orospuların giydiğine benzer tül bir gecelik, içimde sadece şeffaf külotum vardı. Öpüşmeye başladık sonra, elleri memelerimi okşuyordu. Sonra memelerimi öpmeye uçlarını ısırmaya başladı hafif hafif. Yatağa sırtüstü yatırıp külotumu sıyırdıktan sonra amımı yalamaya başladı. Kendi de soyunup 69 pozisyonunda ağzıma verdi sikini. Bunlar kocamla yapmadığımız şeylerdi ve beni çok daha fazla azdırdı. Siki kalın ve uzundu. Baş kısmı özellikle garibime gitti; sünnetsiz gibiydi. Domaltıp arkama geçti ve bir süre böyle sikti amımı. İçime boşalmasını istedim. Çocuğum olmuyor dedim. Biraz siktikten sonra boşaldı içime. “Bu üçüncü oldu” dedi. Sertleştirici ilaç aldığı için siki hala sertti. Yaladım sikini, döllerini yuttum sünnetsiz kafasını tertemiz yaptım. İyice sertleşince sıra bu muazzam götte dedi. Hiç yapmadım dedim. Daha iyi ya işte ilkin olacağım, kızlığını alacam bu deliğin dedi…Devam edecek…
Büyük beden evhanımlığından fahişeliğe..
175 cm boyunda balık etli bir kadınım. Aslında çok kilolu olmadığım halde göğüslerim normalden biraz büyük olduğu için büyük beden kıyafetler giyiyorum. İsmim Sema. 34 yaşındayım.
Muhafazakar, maddi durumu iyi bir ailede büyüdüm. Kendimi bildim bileli başım kapalıydı. Bu arada gözlerim yeşil renkte, tenim ve yüzüm bembeyaz ve pürüzsüzdür. Görenin bir daha baktığı güzellikte olduğumu söylerler.
Eskiden beridir büyük beden kıyafetler için katalog çekimi modelliği yapıyorum ama evlendikten sonra çok sık yapamaz oldum. Dokuz senedir evliydim. Çocuğumuz olmadı, eşimin ilk evliliğinden bir kızı olduğundan sorun bendeydi. Eşim 10 yaş büyük benden. O da varlıklı bir ailedendi ve kendine ait bir üretim atölyesi vardı. Eşim ve ailesi de bizim gibi muhafazakarlar. Eşim modellik yapmamı hiç istemedi ancak beni kıramadığı için evliliğimiz boyunca bir kaç kez izin verdi modellik yapmama. Genellikle büyük beden pijama takımları, eşarp, türban, kapalı gömlek, tunik, pardesü gibi giysilerin modelliğini yapardım. Ama yüzüm göründüğü ve beni çok kıskandığı için bunlara bile zorla izin verirdi kocam.
Derken işleri ters gitmeye, atelyesi zarar etmeye başladı. Bir yıl kadar idare etti ama bu süreçte huyu da değişmeye başladı eşimin. Kıskançlığı azaldı, başörtü takmamı beğenmemeye başladı. Daha fazla asabileşti, hiç anlaşamaz olduk bir süre. Katalog çekimlerine tekrar hız verdim ben de, hiç ses çıkarmadı. Hatta eve maddi destek sağladığım için teşvik bile etmeye başladı beni. Saçımı açarsam daha güzel olacağımı ve işlerimin artacağını bile söylemeye başladı. Açık kumral dalgalı saçlarım ile başım açıkken gerçekten çok daha alımlı oluyordum. Ama yılların alışkanlığı ile açmayı kabul etmedim inatla. Hatta kocam Ferdi’ye inat olsun diye açmıyordum biraz da.
Bir pazar günü çalıştığım ajansa fotoğrafçı olduğunu söyleyen bir adam uğramış. Benim resimlerimi görüp çekimleri çok başarılı bulmuş ve benim kim olduğumu sormuş. Ajanstakiler de ismimi ve numaramı vermişler. Ünlü bir textil firması için çalışıyormuş ve tanınmamış yeni yüzler arıyorlarmış. Ben tam aradıkları kadınmışım. Pazar günü saat 2 de telefonum çaldı. Karşıdaki ses ismim ile hitap edip kendi adının Alper olduğunu söyledi. Kısa bir kendini ve firmasını tanıtma faslının ardından konuya girdi. Benimle çalışmak istediklerini ve anlaşma sağlanırsa kontrat imzalamak için ofislerine gelmemi istedi. Eşimle görüşüp döneceğimi söyledim. Ferdi’ye anlattım hemen konuyu. Evde oturmuş çay içiyor, televizyon başında vakit geçiriyorduk. “Yarın gidersin” dedi, çok da fazla ilgilenmeden. Oysa ben bayağı heyecanlanmıştım Alper beyin bahsettiği fotoğraf çekim konseptinden, firmanın büyüklüğünden ve patronlarının vizyonundan. Beni çok önemli bir yere koymuştu Alper bey bu projede, iyi hissettirmişti kısaca. Alper beyi arayıp pazartesi saat 10 da ofislerinde olmak üzere anlaştık.
Tam saatinde vardım ofise. Balgat’ta 3 katlı şık bir binanın en üst katına çıkarttı beni danışma görevlisi. Alper beyi odasında buldum ve biz çay içip sohbet ederken 15 – 20 dakika sonra patron olan Sefa bey de geldi. Üzerime yaz sıcağına uygun krem rengi keten gömlek, altıma koyu lacivert, dizin bir karış altında, pileli bol bir etek, ayaklarıma siyah ince çorap ve siyah renkli, 5 cm topuklu, arkası terlik gibi açık olan şık bir ayakkabı giymiştim. Sarı renk başörtümü modern tarzda bağlayıp büyük siyah güneş gözlüğümü de başörtümün üzerine takmıştım. Gömleğin içine yine beyaz renk sütyenimi ve üzerine de askılı atletimi giymiştim. Eteğin altına siyah renk kilot giydim ama kilotum bikini altı gibi dar ve aralara kaçan cinsten, Brezilya tangası gibiydi. Kimse eteğimin altını görmeyecekti ne de olsa. Ayağa kalkmıştım Sefa bey odaya girince, tokalaştık, beni iyice süzdükten sonra etrafımda dönmemi istedi, arkamı da görmek için. Sonra söze girdi; beni çok beğendiklerini söyleyip kısaca yaptıkları işlerden bahsetti. Güven veren, yakışıklı, kibar, hafif kır sakallı, ellili yaşlarının başında biriydi. Benden bekledikleri şeylerin ise sözleşmede yazılı olduğunu söyleyip 3-4 sayfalık bir dosyayı önüme uzattılar. Sözleşmeyi okumaya çalışırken, dilersem evde rahat rahat okuyabileceğimi, şimdi önemli bir toplantısının olduğunu söyledi Sefa bey. “Kısaca özetlersem, toplamda 3 aylık bir proje bu, ayda 10 bin dolar ücret alacaksın bizden. İşler yolunda giderse 3 ay sonra yeni bir sözleşme daha yapacağız. Aylığın 15 bin dolar olacak. Avans olarak bin doları muhasebeden şimdi alabilirsin. İşi kabul edersen de yarın aynı saatte gelir başlarsın.” dedi Sefa bey.
Eve döndüğümde çantamdaki bin doları çıkartıp yatak odamdaki iç çamaşırı çekmecesine koydum. Sözleşmeyi okudum dikkatlice. Çekimlerde giyeceğim kıyafetler arasında bluz, tişört, gömlek, tayt, plaj kıyafetleri, iç çamaşırları, sporcu kıyafetleri vb. şeyler yazıyordu. Başım kapalıyken bunların çoğunu giyemezdim. Çekmeceyi açıp çamaşırların arasından paraya baktım tekrar. Kilotlarımla sütyenlerimin arasında duruyordu para. Ferdi işteydi bu saatte. Kocamı arayıp durumu anlatayım dedim ama çekimlerde ne giyeceğimi söylemedim. Çok sevindi önce, sonra işlerinin kötü olduğunu, neredeyse durduğunu söyleyip kafasını dağıtmak için 2 hafta kadar Alanya’daki yazlığımızda kalacağını söyledi. “Sen de rahat rahat çekimlerini yaparsın” dedi.
Ertesi sabah ben evden çıkmadan Ferdiyi uğurladım Alanyaya, az sonra da ben çıktım evden. Bacaklarım titriyor, kalbim her zamankinden hızlı atıyordu; hayatımızda yeni bir başlangıç olacağını vücudum benden önce hissettmiş de beni uyarıyor gibiydi. Yine aynı kıyafetleri giymiştim ama atlet giymedim bu sefer. Sütyenimin üzerine gömleğimi direk giydim. Göğüslerim yıllar içinde biraz daha büyümüş “D cup” ölçüsüne geçmişti. Sarkık sayılmazlardı ama ben yine de dikleştirici toparlayıcı sütyen giyerdim hep. Ferdinin en beğendiği ve yıllar içinde iltifat ettiği yerim memelerimdi hep. Gözlerime de bayılırdı kocam. Kalçalarım geniş ve dolgun olmasına rağmen Ferdinin sıralamasında üçüncü olabilirdi ancak. Üstteki düğmelerin birkaçını açtım, sıcak bunaltmıştı beni. Eşarbın bittiği boyun kısmı ile göğsümün üst kısmı arası açılmış, biraz ferahlamıştım, eğilince göğüs çatalım görünüyordu. Taksiye binip Yaşamkent ten Balgata doğru yola çıktım. Taksici merakla izledi göğüslerimi arabasına binerken. Gömlek içini gösteriyor, memelerim sütyenden fırlayacak gibi dik duruyordu.
Alper beyin odasına girdiğimde saat 10 u biraz geçiyordu, gözleri açıldı beni görünce, şaşırdı biraz ve işi kabul ettiğime çok sevindiğini söyledi. Gözleri memelerimdeydi. Gömleğim düğme aralarından potluk yapıyor ve tenimin göründüğü küçük pencereler oluşturuyordu karşımdakilere. “Sözleşmeyi okuduğuna göre tüm maddeleri kabul ediyorsun” dedi Alper bey. “Evet” dedim, kabul ediyorum. İmzaları atıp evrakları Alper beye uzattım.
Aşağıya, binanın giriş katının 1 kat altına indik. Fotoğraf stüdyosu bu kattaydı. Film seti gibi büyük bir odaydı stüdyo. Çalıştığım en büyük stüdyo odasıydı. Işıklar, projektörler, kameralar, hepsi çok profesyonel görünüyordu. Odanın içinde dinlenme veya rahatlama odası dedikleri bir oda daha vardı. Sefa bey geldi az sonra, peşinden biri kadın biri erkek iki görevli daha girip giyeceğim kıyafetlerden oluşan koleksiyonu içeri taşıyıp çıktılar. Neler yoktuki içinde; elbiselerden tutun da mayo ve bikinilere kadar herşey vardı. Sefa bey bana elini uzatıp “Hoşgeldin Semacım” derken yüzünü de uzatıp yanaklarımdan öptü. Tüm kokumu içine çektiğini hissettim. Yüzüm ateş gibi yandı. “Bu ne güzellik böyle Semacım” derken memelerime bakıyordu doğruca. “Siz Alperle başlayın ben sizi odamdan izleyeceğim” diyerek çıktı. Ben sadece “teşekkür ederim” diyebildim o çıkarken.
Demek kameralar vardı Sefa beyin odasına yayın yapan. Aslında bu çok da anormal bişey değildi. Alper bey ışık ve kameraları ayarlarken ben soyunma kabinine girdim. Kabin perdeliydi. İlk giyeceğim kıyafeti Alper bey elime verirken “bununla başlayalım, gerisi kendiliğinden gelir” dedi perdeyi aralayıp. Önce başörtümü çıkardım, saçlarımı düzelttim. Düğmeleri çözüp gömleği çıkardım üzerimden. Sütyenimi çıkarttığımda meme uçlarımın sertleşip zeytin gibi büyüdüklerini gördüm. Açık kahverengi renkle müthiş duruyorlardı. Acaba burayı da izliyor muydu Sefa beyin kameraları. Kabinin boyu benim boyumla aynı seviyede bitiyordu çünkü, yukarısı tamamen açıktı. Alper beyin uzattığı sütyeni giydim, şeffaf ve ten rengiydi. Uçlarındaki danteller meme uçlarımı biraz örtüyordu. Eteğimin arkasındaki fermuarını açıp bileğime düşürdüm. Kilotumu da sıyırdım ve diğer kilotu giydim. Bu da hem önden hem arkadan şeffaf ama mahrem yerimde dantellerle süslenmişti. İkisi de dar geldi biraz, bedenimi tam tutturamamıştı Alper bey. Elbiseyi giyinirken zorlandım biraz. Elbise dedim ama normalde evde bile giyemeyeceğim kadar kısa, sağ yanında yırtmacı olan, askılı, göğüs ve sırt dekoltesi sütyenimle neredeyse aynı hizada, arkasında fermuar olan yeşil renk bir elbise. Tıpkı gözlerim gibiydi rengi, zümrüt yeşili. Tatilde turist kadınların üzerinde gördüğüm türden kalçalarımı sıkıca sarmıştı. Kısacık olmasına rağmen bir de yırtmaç koyduklarına kızdım biraz içimden. Fermuarı kapatması için perdeyi aralayıp Alper beye seslendim. Kabine girdi ve fermuarımı çekmeye çalışırken çok rahat bir şekilde “afet olmuşsun bebeğim” dedi. Kabin içi 3 taraf da aynalıydı. Arkam ona dönük sırtım komple açık önünde dururken saçlarımı topladı, basit bir toka ile tutturdu. Eli omzuma ve boynuma değiyordu bunları yaparken. “Saçların böyle güzel durdu” dedi ve fermuarı çekip kabinden çıktık beraber.
Öğlen arasına kadar böyle böyle yüzlerce fotoğrafımı çekti. Bir sürü şey giyip çıkardım. Artık meme ucum ve amım dahil heryerimi Alper bey görmüştü. Dahası bu erotik resimlerimi de hemen herkes görecekti. Öğleden sonra 3 gibi Sefa bey indi aşağıya ve “çok yoruldun gel biraz dinlenelim” dedi. Rahatlama odasına geçtik beraber. Odada çift kişilik yatak ve mutfağa benzer küçük bir tezgah vardı. İçki doldurup masaya oturduk, ben kola aldım. “Seni izledim yukarıdan” dedi. “Her anını gördüm ve tam iki defa beni boşalttın” dedi. “Alper seni boşa seçmemiş, tam istediğim kadınsın” dedi. Ben konuşmadan dinledim sadece, işin bu noktaya geleceğini hissetmiş kendimi buna hazırlamıştım aslında. Odaya girdiğimizde orospuların giydiğine benzer tül bir gecelik, içimde sadece şeffaf külotum vardı. Öpüşmeye başladık sonra, elleri memelerimi okşuyordu. Sonra memelerimi öpmeye uçlarını ısırmaya başladı hafif hafif. Yatağa sırtüstü yatırıp külotumu sıyırdıktan sonra amımı yalamaya başladı. Kendi de soyunup 69 pozisyonunda ağzıma verdi sikini. Bunlar kocamla yapmadığımız şeylerdi ve beni çok daha fazla azdırdı. Siki kalın ve uzundu. Baş kısmı özellikle garibime gitti; sünnetsiz gibiydi. Domaltıp arkama geçti ve bir süre böyle sikti amımı. İçime boşalmasını istedim. Çocuğum olmuyor dedim. Biraz siktikten sonra boşaldı içime. “Bu üçüncü oldu” dedi. Sertleştirici ilaç aldığı için siki hala sertti. Yaladım sikini, döllerini yuttum sünnetsiz kafasını tertemiz yaptım. İyice sertleşince sıra bu muazzam götte dedi. Hiç yapmadım dedim. Daha iyi ya işte ilkin olacağım, kızlığını alacam bu deliğin dedi…Devam edecek…